"You" dizisine dair...Alt Metin : Kadın
Kötü kimdir ? Nasıl cezalandırılır ? Birinden
nefret etmek ile onu sevmek arasındaki görünmeyecek kadar ince çizginin tam da
üstünde yürümek mümkün müdür ? Tüm bu sorular ve daha fazlası aklımı kurcalıyor,
sebebi ise hiç ihtimal vermeyeceğim bir internet dizisi. Netflix yapımı “You”
dizisinden bahsedeceğim.
Romantik bir aşk
hikayesi gibi başlayan girişinden sonra jenerikteki kanlı yazı tipinden
içeriğin hiç de öyle olmadığını anliyoruz. 10 Bölüm boyunca Joe ve onun obsesif
aşkını izlediğimizi varsayiyor hatta kendimizi buna inandırmaya çalışıyoruz. Hikaye
aktıkça, yan karakterlerin de ayrı hikayeleriyle ana tema haline gelen kavram “
Kadin “ algisinin kendisi haline geliyor.
Dizi boyunca işlenen
cinayetler var ve öldürülen karakterlerin tamamı bizzat benim de öldürmek istediğim
hatta bu yüzden baş kahramanımız Joe’ya içten içe bir sempati duyduğum durumlar.
Tabii senaristlerimizin yaratmak istedigi algi tam da bu belki de… Öldürülen ve
bilimum sorun sahibi bu karakterlerin hepsi, kahramanımız Joe’nun ilk görüşte aşık olduğunu iddia ettiği
ve bu bahanesine sığınarak ; tüm özel hayatını gizlice gözetlediği hatta
sosyal medya hesapları ve mesajlaşmalarına gizlice ulaştığı ; bu süreçte Joe’ya
gerçekten aşık olurken bunlardan hiç birinden haberi olmayan kızımız Beck : Guinevere
Beck.
Imkansız gibi gözükse
de ilişkileri bu şekilde başlıyor ve izlenildiginde gerçekten birbirleri için
yaratılmış izlenimi yaratan bu çiftin ilişkilerini desteklerken buluyorsunuz
kendinizi. Haliyle obsesif kahramanımız Joe’nun yaptıkları ortaya çıkmasın; işlediği
cinayetlerden başı derde girmesin de tatlı tatlı yaşasınlar istiyorsunuz. Ya da
ben öyle olsunlar istedim, siz başından beri şiddette şiddetle karşıydınız bilemiyorum… Fazla detaya girmeden
ilerleyeceğim. Joe ve Beck, Joe’nun bir önceki ilişkisinden kaynaklanan güven
problemine dayalı şüpheleri nedeniyle bir ayrılık yaşıyorlar. Nitekim Joe
şüphelerinde bir kez daha haklı çıkıyor ; çünkü kızımız Beck, Joe’yu terapisti
ile aldatıyor. Öğreniyoruz ki Joe bir önceki ilikisinde de aldatılmış ; eski kız arkadaşının akıbetı meçhul
aldattığı şahsı ise bizzat öldürmüş…
Bu sırada Joe, Beck
ile yaşadıklarını unutmak istiyor olacak ki bir başka kadın ile birlikte olmaya
başlıyor. Bu esnada kendisine her gün çok
mutluyum telkinleri yaparak uyansa da Beck kızımızı her türlü sosyal mecradan mercek altında tutuyor…
Sevmeden sevmek kaçınılmaz şiddettir ;
Sonu bir gün mutlaka gelir ancak acı
olan o sonun yalnızca bir taraf için gelmesidir çünkü sevmeyen taraf zaten hiç
başlamamıştır. Onların da sonu Joe ve Beck’in tekrar bır araya gelmesiyle geliyor…
Tum bunlari izlerken ben hala ekranın başında “Tamam
gençler birbirlerini seviyor mutlu olsunlar…” diye gülümsüyordum. Durum bu
kadar korkunc iste.
Pembe dizimiz, Beck kızımızın Joe’ya ait
tüm cinayet delilleri ve kendisiyle ilgili obsesif tüm eşyaları ( İç çamaşırlarından fotoğraflara… ) bulmasıyla
sona eriyor. “Ne hayal etmiştik ki ?” diyoruz kendi kendimize “Onca insanı öldüren
biri sevdiğini iddia ettiği kadını öldürmekten
mi çekinecekti ? “
Ben son dakikaya kadar, Beck ve Joe’nun mutlu hayatlarını
hayal ettim. Joe’yu anladım cunku senaryo
benim Joe’yu anlamaya calismam alt metni uzerine kuruluydu.
Ne diyordu Joe ; “Bazı
insanlar ölmeyi hak eder… “ Son çırpınışlarında kendini ispatlamaya çalışan
karakterimiz tüm bunları Beck ve ona olan
aşkı için yaptığını hatta bu aşk için onu kaçırıp bir odaya hapsettiğini söylüyordu
; Halbuki bunu diyen kahramanımız gerçek
aşkının bu kadın olup olmadığından hala şüpheli hatta aşk diye birşeyin
varlığından da emin değildi…
Beck öldü. Yüzlerce
erkeğin büyük aşklarını savunarak işlediği cinayetlerden farklı kılan neydi New
York’ta gecen bu diziyi ? Tüm bu Kadina Siddet
sürecini, yakışıklı bir kitapçı
kılığındaki kahraman üzerinden senaryolaştıran sistemin girdabına, farkında
olmadan kapılmaktan öte birşey değildi yaratılan. Beck’in hayatında zararlı
bulduğu insanları bir bir ortadan kaldıran tatlı
bir seri katil tüm bunları kadının iyiliği için yaptığını iddia ederken
haklı mıydı ? Oyle ki en sonunda kadinin
iyiligi icin kadini da oldurecekti…
Başta sorduğum
gibi ; kötü kimdir ? Insan insanın kötülüğüne hangi vasfına dayanarak karar
verir ? Hangi insan buna karar verecek bir kalbe sahiptir ?..
Başından beri
içine dahil olduğumuz bir kadın cinayeti
senaryosunu , yakışıklı ve güzel yüzler ile süsleyip, elimizin altına servis
eden ; oturup “Aşk” kisvesi altında bunu tebessüm ile bize izleten sistemde
dünyanın her yerinde “Kadın” olmakla eş anlamlı sorunların içinde bir yaşam dayatılan
ve bu tip psikopatlık örnekleriyle öldürülen tüm kadınlar adına sormalıyız ; nefret ve sevgiyi gerçekten ayırt edebiliyor
muyuz ?
Yorumlar
Yorum Gönder